NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
72 - (410) حدثنا
يحيى بن يحيى.
قال: قرأت على
مالك عن ابن شهاب،
عن سعيد بن
المسيب وأبي
سلمة بن
عبدالرحمن؛
أنهما أخبراه
عن أبي هريرة؛
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قال:
"إذا
أمن الإمام
فأمنوا. فإنه
من وافق
تأمينه تأمين
الملائكة،
غفر له ما
تقدم من ذنبه".
قال
ابن شهاب: كان
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
يقول "آمين".
{72}
Bize Yahya b. Yahya
rivayet etti. Dediki: Mâlik'e ibn-i Şihâb'dan dinlediğim, onun da Saîd b.
el-Müseyyeb ile Ebu Selemetübnü Abdirrahman'dan naklettiği, onların da Ebu
Hureyre'den naklen haber verdikleri şu hadîsi okudum: Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) :
«imam Amîn dediği vakit
siz de Amin deyin; zira bir kimsenin Amîn demesi meleklerin Amin'ine tesadüf
ederse o kimsenin geçmiş günahları affolunur.» buyurmuşlar.
İbnl Şihâb: «Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Âmin derdi.» demiştir.
73 - (410) حدثني
حرملة بن
يحيى. أخبرنا
ابن وهب.
أخبرني يونس
عن ابن شهاب.
أخبرني ابن
المسيب وأبو
سلمة بن
عبدالرحمن؛
أن أبا هريرة
قال:
سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. بمثل
حديث مالك.
ولم يذكر قول
ابن شهاب.
{73}
Bana Harmeletubnü Yahya
rivayet etti. (Dediki): Bize ibn-i Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yunus, İbni
Şihâb'dan naklen haber verdi. (Demiş ki): Bana İbnül-Müseyyeb ile Ebu
Selemetübnü Abdirrahmân haber verdi ki, Ebu Hureyre:
«Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) 'den işittim.» diyerek Mâlik'in hadisi gibi rivayette
bulunmuş; yalnız râvi ibn-i Şihâb'ın sözünü zikretmemiş.
74 - (410) حدثني
حرملة بن
يحيى. حدثني
ابن وهب.
أخبرني عمرو؛
أن أبا يونس
حدثه عن أبي
هريرة؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال
"إذا
قال أحدكم في
الصلاة: آمين.
والملائكة في السماء:
آمين. فوافق
إحداهما
الأخرى، غفر
له ما تقدم من
ذنبه".
{74}
Bana Harmeletü'bnti Yahya
rivayet etti. (Dediki): Bana ibn-i Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Amr haber
verdi. Ona da Yunus, Ebu Hureyre'den naklen rivayet etmiş ki, Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«Biriniz namazda Amin
dediği vakit gökteki melekler de Amîn der ve bunların her ikisi, birbirine
tesadüf ederse o kimsenin geçmiş günahları affolunur;» buyurmuşlar.
75 - (410) حدثنا
عبدالله بن
مسلمة
القعنبي.
حدثنا المغيرة
عن أبي
الزناد، عن
الأعرج، عن
أبي هريرة؛ قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "إذا قال
أحدكم: آمين
والملائكة في
السماء: آمين.
فوافقت إحداهما
الأخرى. غفر
له ما تقدم من
ذنبه".
{75}
Bize AbdiIlah b.
Meslemet'el-Ka'nebî rivayet etti. (Dediki): Bize Mugîra, Ebu'z-Zinâd'dan, o da
A'rac'den, o da Ebu Hureyre'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«Biriniz Âmin dediği
vakit gökteki melekler de Amin der ve her ikisi birbirine tesadüf ederse o
kimsenin geçmiş günâhları affolunur» buyurdular.
(410) حدثنا
محمد بن رافع.
حدثنا
عبدالرزاق.
حدثنا معمر عن
همام بن منبه،
عن أبي هريرة،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم. بمثله.
{….}
Bize Muhammed b. Râfi'
rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer,
Hemmâm b. Münebbih'den, o da Ebu Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etti.
76 - (410) حدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
يعقوب (يعني
ابن عبدالرحمن)
عن سهيل، عن
أبيه، عن أبي
هريرة؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال:
"إذا
قال القارئ:
غير المغضوب
عليهم ولا
الضالين. فقال
من خلفه: آمين.
فوافق قوله
قول أهل السماء.
غفر له ما
تقدم من ذنبه".
{76}
Bize Kuteybetü'bnü Saîd
rivayet etti. (Dediki): Bize Yakub, yâni İbni Abdurrahman, Süheyl'den, o da
babasından, o da Ebu Hureyre'den naklen rivayet ettiki: Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) :
«Okuyan imam [ ğayril
mağdubi aleyhim veleddaallin ] dediği vakit arkasında ki de Amin, der ve sözü
Ehl'i Semânın sözüne tesadüf ederse geçmiş günâhları affolunur.» buyurmuşlar.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî
«Kitâbul Ezan» in muhtelif yerlerinde, Ebu Dâvud, Tirmizî, ve Nesâî
«Kitâbu's-Salât» da tahrîc etmişlerdir.
Hadîsin bütün rivayetleri
fatihadan sonra cemâatin âmin demelerinin, bir rivâyetde rüku'dan doğrulduktan
sonra «Rabbena lekelhamd» demelerinin mendub olduğunu göstermektedir.
Âmîn kelimesi,
bazılarına göre imâle ile de okunur. Bu kelime «Amin», «Ammin» ve «Ammîn» şekillerinde
de okunmuşsa da, bunların hepsi şâzz ve merdüttür. Bilhassa şedde ile «Âmmin»
okumak, dört mezhep ulemâsınca hata sayılmıştır. Hattâ Şâfiîlerden bununla
namazın bozulacağını söyliyenler olmuştur. Hanefîîerin «Et-Tecnîs» adlı fıkıh
kitabında: «Bir kimse namazında Âmin'i Teşdîd ile okusa namazı bozulur.»
denilmiştir. «El-Hidâye» sahibi dahi: Amini teşdîdle okumak fahiş bir hatadır.»
diyerek buna işaret etmiştir. Filhakika İmam Â'zam'a göre, Amini şeddeyle
okumak namazı bozar, imameyn'e göre bozmaz; çünkü Kur'ân'ı Kerîm'de «Âmmîn»
kelimesi vardır. Fetva îmameynin "kavline göredir.
Arapça'da Âmin
kelimesine uyan bir vezin yoktur. Bu kelime vezin itibarı ile Hâbil ve Kâbil
gibidir. Onun için bazıları onun asıl itibarı ile yabancı bir kelime olduğunu
iddia etmiş, bir takımları da aslının «Ya Allah istecib düâ ena» olduğunu
söylemişlerdir. Ulemâdan bazıları, kelimenin kasır'la «Amin» okunmasını kabul
etmemiş: «Maruf vechi medle Âmîn okumaktır.» demişlerdir.
Abdürrezzak'ın Hz. Ebu
Hureyre'den zayıf bir isnadla rivayet ettiği bir hadîse göre, Âmin kelimesi
Allah'ın isimlerinden biridir. Tabiinden Hilâl b; Yesâf 'dan da böyle bir
rivayet vardır. Fakat Nahiv ulemâsına göre Âmîn ism-i fiîl'dir. Vasıl halinde
kolaylık olmak üzere nunu üstün okunur.
Âmin'in mânâsı hakkında
bir çok sözler söylenmiş, ez cümle: Öyle olsun, kabul et, ümidimizi haybete
(hüsrana) uğratma, buna senden başkası kâadir olamaz, mânâlarına geldiğini
söyleyenler bulunduğu gibi; «Âmin, Arş-ı alâ definelerinden bir definedir, onun
mânâsını Allah'tan başka bilecek yoktur.» diyenler de olmuştur. Kelime medd ve
şedde ile okunursa «seni kastederek» mânâsına geleceği Cafer-i Sâdık
hazretlerinden rivayet olunmuştur. Kasır ve şedde ile okunduğu takdirde aslının
İbranî veya Süryânî olduğu söylenir.
«El-Müctebâ» nam
eserde, şöyle deniliyor: «Âmînin Kur'ân'dan olmadığına hüâf yoktur. Hattâ onun
Kur'ân'dan olduğunu iddia edenin dinden irtidâdına hükmolunmuştur. İmamın,
cemaatın, yalnız kılanın ve namaz dışında fatiha okuyanın Âmin demesi
sünnettir. Fatihadan sonra sure okunacağı zaman Âmin denilip denilmiyeceği
hususunda ulemâ ihtilâf etmişlerdir. Esah olan kavle göre Âmin denilir.» Geçmiş
günahların affından maksad, küçük günahlardır.